top of page

İyilik, sadece insana özgü bir davranış mı? Ya da, iyiliğin kaynağı aslında ne?

Yazarın fotoğrafı: İyilik Olsun Ekibiİyilik Olsun Ekibi

Güncelleme tarihi: 18 Ara 2020




Doğada savaş kadar merhamet ve vefa, kötülük kadar iyilik ve yardımlaşma, bencillik kadar özgecilik de vardır. Hayvanlar, emek, enerji, zaman kaybı pahasına; dahası bazen kendi yaşamlarını tehlikeye atarak, kendi türlerinden olsun ya da olmasın başka hayvanlara yardım ederler. Üstelik karşılıklı özgecilik beklemeden.

Hemen ‘hayvan, hayvan iken bile’ türünden bir üst bakış yöneltmemek ve hayvanla insan arasındaki farklılıkları da abartmamak gerek. Sonuçta, biz ‘homo sapiensler’ diğer primatlardan % 2-3’lük bir kromozom farklılaşmasından ibaretiz. Hayvanların felçli, engelli, hasta bireylerine yardım etme eylemi belki grup dayanışması olarak görülebilir. Ancak, bir leoparın elinden ceylanı kurtaran babunlar; yaralı bir kuşu gölde boğulmaktan kurtaran ayı; minik bir kuş yavrusunu göletten çıkaran orangutan; ırmakta sürüklenen bir oğlağı kurtaran domuz; timsahın ağzından zorla impalayı, ya da zebrayı alan su aygırları; yarı ölü arkadaşını kalabalık bir otoyolda sürükleyerek hayatını riske atan köpek; bir yavruyu balçıktan çekip çıkaran filler, bir hayvanat bahçesinde buz gibi havuzun dibinde solunumu duran dalgıcı kurtaran beyaz balinalar ve daha BİNLERCESİ neyin göstergesi? Yoksa iyilik de kötülük gibi genetik yapımıza kodlanmış mı? Psikolog ve hayvan davranışlar uzmanı Sarah Brosnan’ın hayvanlarda adalet ve hakkaniyet duygusuna ilişkin yaptığı deney aslında önemli veriler içeriyor. Şempanzelere basit bir iş karşılığı üzüm ve havuç parçaları veriliyor. Havuç onlar için sıradan bir yiyecekken, üzümün gözde besin olduğunu belirtelim. Beklendiği gibi, iş sonrası havuç alanlar işi yapmayı bırakırlar ya da yanlarındaki üzüm aldığında kendi yiyeceklerini bir kenara iterler. Bu noktaya kadar sonuçlar şebeklerdeki ‘haksızlığa tepki’ deneyini doğrulamaktadır. Ama hiç kimse üzüm alanların da sıkıntı duyacağını hesaba katmamıştır. Sarah Brosnan raporunda şöyle yazar: “Öteki şempanzenin de değeri daha yüksek olan üzüm yerine, değeri düşük havuç alması durumunda, şempanzelerin üzümü yemeyi reddetme eğiliminde olduğunu hayretle gördük.” Belki hakkaniyet ve adalet değerlerini de, dinlerin çok öncesinden gelen kadim yetiler olarak görmek gerek. Dinlerin ve inançların bizi vahşi varlıklardan insana dönüştürdüğünü iddia edenler, hayvan gözlemcisi bilim insanlarının deneyimlerini okumalılar. İnsanın üstünlüğü efsanesini abartmamak gerektiğini anlamak için iyi bir yol. Dinleri, iyiliğin ve ahlakın biricik kaynağı görenlerin, dinlerin nedeni/başlatıcısı olduğu savaşları, katliamları, soy kırımları da terazinin diğer kefesine koymalılar sanırım. Bu bağlamda, Kant’ın iyiliği, ‘Tanrı’nın emri olduğu için değil de, doğal olarak iyi oldukları için yapılmaları gereken davranışlar’ olarak tanımlayıp bir etik temeli oturtmaya çalışması oldukça değerlidir. İyiliğe ve erdeme ulaşmada, insanın aklı ve vicdanı kadar, gören için yüz binlerce yıla varan evrimsel birikimimiz ve genetik kodlarımız da yol gösteriyor. İşte tam da bu nedenle, menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan ne kadar çok korksak yeridir. Ya da, Einstein’in söylediği üzere: “Eğer insanlar sadece cezalandırılmaktan korktukları ya da ödüllendirileceğini umut ettikleri için iyi kalpliler ise, o halde gerçekten çok acınacak haldeyiz.”


 
 
 

Comments


Post: Blog2 Post
  • Instagram
  • Twitter
  • Facebook
  • YouTube

Tasarım hakları İyilik Olsun'a aittir ©2020

bottom of page